Trading psikoloji yönetimi ve işlem bütünlülüğü..
Trading psikoloji yönetimi ve işlem bütünlülüğü..
Hatalı Karar Verme Korkusu (ego)
Para Kaybetme Korkusu (cüzdan)
Hisse Kaçıyor Korkusu (fomo)
Kazancı Masada Bırakma Korkusu
(fongo)
Tüm hataların en temel 4 kaynağı bunlar. Dolayısıyla bu 4 kaynağa odaklanıp, onlara çeşitli önlemler alabilirsek piyasada para kaybetmemizi sağlayan hatalı davranışlarımızın önüne geçeriz.
Bu hataları engellemenin en önemli adımlarından biri, kendinizi bir Risk Yöneticisi olarak konumlamak. Böylece zaten masada her zaman bir “risk” olduğunu, her kararınızın para kaybetmeyle de SONUÇLANABİLECEĞİNİ, bunun da gayet olası olduğunu ilk etapta kabul etmiş oluyorsunuz.
Siz bir Trader değil, bir Risk Yöneticisisiniz ve işlem açmadan önce aşağı tarafı, yani olumsuz senaryoyu mutlaka kağıt üzerinde tanımlamalısınız. Bu işlemden ne kadar para kaybedeceğinizi bilmeniz, o işlemden o kadar para kaybettiğinizde “tamam, çıkıyorum” demeniz gerektiğini bilmelisiniz.. Zaten başarılı bir trader ile ortalama bir trader da burada ayrılır. Başarılı Trader, kaybı tamamen kabul etmekle kalmıyor, içselleştiriyor, normalleştiriyor ve sonuç olarak kaybından da bir şeyler öğreniyor.
Sonuçta piyasalarda temel,takas,teknik analiz ile para kazanmak istiyorsanız, piyasalar size insan psikolojisinin doğurduğu ve sürekli tekrarlanan kalıplarla ve anlık fiyat hareketleriyle neredeyse sınırsız olasılık sunuyor. Bu olasılıkların arasında tabi ki para kaybetmek de var. Siz de bu senaryolara “doğru karar/yanlış karar” olarak değil, “yüksek olasılık/düşük olasılık” şeklinde bakmalısınız. Çünkü sonucun doğru olması beklentisiyle açılan bir işlem size anında psikolojik sorumluluk yüklüyor. İşin içine psikolojiniz ve beklentileriniz giriyor. Bu da sizlerin “risk” algınızı bozuyor. Çünkü, ister istemez, çocukluğumuzdan beri “güvenli” düşünce kalıplarıyla yaşamaya alıştırılmışız.Hayatımız boyunca riskten kaçmaya, kendimizi güvende hissetmeye, sorunsuz yaşamaya, para kaybetmemeye odaklanmışız. Böyle eğitilmişiz.
Anne/babamızın “sigortalı bir iş bul, çalış yavrum” cümlesindeki tavsiyeyle büyütülmüşüz. Bizden “risk almamız ve risk yönetmemiz” beklenmemiş. Tam tersine, olabilecek en güvenli, en sorunsuz şekilde büyümemiz ve yaşamamız beklenmiş. Hayatımızda sürprize hiç yer ayırmamışız. Bilinçaltı bu şekilde kurgulanan bir insan bilgisayarın başına oturuyor ve hırsla, birden bire binlerce TL ile boyundan büyük riskler almaya başlıyor. Hesapta eksi bakiyeyi gördüğü zaman ise panik halde “ne yapacağım” diye düşünmeye başlıyor. Bu büyük bir içsel savaş aslında. Çünkü piyasa tamamen bir “sürekli belirsizlik” şeklinde akar..!!
Tam aksine, biz de çocukluktan beri “belirsizlikten” kaçmaya eğitilmişiz. Belirsizlik bizi hep yıpratmıştır. İş mülakatının sonucunu beklediğimizde, telefon çalmadıkça tedirgin oluruz. “acaba olmadı mı” deriz veya sevgili olmak istediğimiz kişinin cevabı geciktikçe korkar, tedirgin olur, heyecanlanırız. Bunalıma gireriz. Bu belirsiz bekleme halinden hoşlanmayız. Halbuki piyasaya her defasında “gel sevgili olalım” dersin ve piyasa hiç bir zaman sana net cevap vermez. Piyasaya her defasında “gel beraber iş kuralım, ortak olalım” dersin, piyasa hiç bir zaman kesin cevap vermez. Piyasanın olayı zaten kesin cevap vermemesidir. Bunu anlamalı, buna göre işlem yapmalısınız. Piyasanın sürekli belirsizliğiyle bir şekilde dost olmalısınız.
Piyasanın en acı veren, en duvar gibi, en sert gerçeği şudur:AÇTIĞINIZ HİÇ BİR POZİSYONUN SONUCU NET DEĞİLDİR. Bu belirsizliği tamamen kabul etmeden ilerlemeniz imkansızdır. Çünkü bunu kabul etmezseniz, psikolojinizi manipülasyona açık hale getirirsiniz. Peki ne yapmalı? Pozisyonlarınıza her türlü inanıştan, beklentiden ve duygudan bağımsız bir şekilde karar vermelisiniz. Ancak, sorun şu: bu sizi aşırı bir rahatlığa sevk edebilir. Bu rahatlık da sizin düşmanınızdır. Bu yüzden, kendinizi kontrol edecek bir sistem kurmalısınız.
Şimdi şöyle düşünün. Bir işte çalışıyorsunuz, mesai başlangıcı saat 09:00. Siz işe kaç gün üst üste 11’de gelebilirsiniz? Fazla şansınız yok değil mi? İşten atılırsınız.
Eğer “yahu trade psikolojisinin T’sini bilmiyorum ama piyasadan hala para kazanıyorum ben” diyorsanız, kazandığınız tüm parayı piyasaya geri vermeniz sadece zaman meselesidir, unutmayın.
-Şunu unutmayın: eğer bu piyasada profesyonel bir şekilde trade etmek istiyorsanız, tüm sorunlarınızın çözümlerinin piyasada değil kendinizde olduğunu unutmamanız gerekir.
-Piyasanın tüm belirsizliğini ve piyasada geçen her bir dakikanın diğerlerinden tamamen ayrı geliştiğini kabul ettiğiniz anda, trading sırasında hissettiğiniz tüm endişeler sonlanacak.
-Ancak açmış olduğunuz pozisyonun riskini tamamen kabul ederseniz, olumlu veya olumsuz tüm sonucu rahatça kabullenebilirsiniz.
-Trading işinin aslında bir olasılık oyunu olduğunu fark ettiğinizde, “kazanç”, “kayıp”, “doğru”, “yanlış” gibi konseptlerin anlamının sizin için tamamen değiştiğini de fark edeceksiniz
-Sürdürülebilirlik aslında piyasada değil, sizin kafanızın içinde aramanız gereken bir konsept.
-Bir Trader’ın iki kuralı olmalı: Her trade’in riskini önceden tanımlamalı ve bu risk gerçekleşir gerçekleşmez pozisyondan çıkmalı.
-Bir trade’i başarılı bir şekilde sonlandırmak, hatta üst üste 4-5 kazançlı trade kapatmak çok bir yetenek gerektirmiyor. Asıl yetenek, bunu belli bir zaman diliminde düzenli sürdürülebilir hale getirmek ve bu yöntemle kazandığımız parayı koruyabilmek.
-Hiç kimse, yavaş ve acılı bir hazırlanma, çalışma ve öğrenme deneyimleme sürecini tamamlamadan herhangi bir alanda istenilen yetkinliğe ulaşamaz.
-Başarılı olma konusunda kendini kanıtlamış bir sporcuyu diğerlerinden ayıran en önemli şey hata yapma korkusuyla giriştiği amansız mücadeledir. Başarılı bir sporcu, hata yapmaktan korkmayan sporcudur.
-Trading’in kabul etmesi belki de en zor kısmı, açtığınız bir pozisyonun sonucunun neredeyse hiçbir şekilde bilinemez olmasıdır.